MEB'de ders saatlerinin 40 dakikadan 30 dakikaya düşürülmesi son yıllarda sıkça tartışılan bir konu. Bu değişikliğin savunucuları, 30 dakikalık derslerin öğrenci başarısını ve motivasyonunu artıracağını, dikkat dağınıklığını ve yorgunluğu azaltacağını savunuyor. Peki, bu argümanlar ne kadar geçerli?
Milli Eğitim Bakanlığında ders saatleri tartışmaları devam ediyor.
Memurlar forumunda bir öğretmenimiz ders sürelerinin neden 30 dakikaya düşmesi gerektiğini yorumladı.
Yaptığı yorumda şunları kullandı:
''Ders saati süreleri 30 dk ya çekilirse eğer, başta yaşanan eğitim ortamı disiplinsizlikleri gelmek üzere, okullardaki devamsızlık sorunları, motivasyon eksikliği gibi konularda önemli ölçüde bir olumlayıcı katkı sağlayabilir.
Zira günümüzde İnternet/tablet/telefon/etkileşimli tahta gibi gelişmiş teknolojik donanımlar devreye girdiğinden, bağlı olarak öğrenme süreleri düşmüş ve 'Bilgiyi Transfer Süreci' son derece kısalmıştır. Günümüzde artık öğrenci 1-Tık la istediği bilgiye anlık erişim sağlayabilmektedir. 40 dk ders süresi, yetenek ve atölye bölümleri hariç teorik ve akademik dersler açısından kesinlikle ama kesinlikle amacın dışında kalmıştır.
Yine aynı duruma mütevellit özellikle de dersin son 10 dakikasında disiplin problemleri şeklinde baş gösterdiğinden ders ve öğretim ortamı için çok büyük sıkıntılar getirmektedir. Neticede öğrencilerin fiziksel kapasiteden kaynaklı ihtiyaçları da bu koşula uygun olmaktan çıkmıştır. Bu ciddi manada bir sorun olup düzenleme gerektiren bir durumdur.
Pedagoklar ile eğitim bilimi uzmanları dahi internet ve bilişim çağında olduğumuz dönem içerisinde öğrencilerin algı sürecinin 20 ila 25 dakika ile sınırlı olduğunu belirtmektedirler. Buna fiziksel ihtiyaçlar da eklendiğinde okullarda ders değil adeta bir Anarşi yaşanmaktadır (!)
Neticeten ders saati süreci yeniden ayarlanarak kısaltılmadıkça öğrencilerin dersten kopmamasını beklemek, etkin bir başarıdan söz etmek, motivasyon elde edebilmek imkansızın diğer adı gibi bir şey. İlgili düzenleme, okul ve kademe ayrımına gidilmeksizin öğrenci-öğretmen-veli özetle tüm eğitim tabanının ortak bir beklentisidir.''